Hayat, insanlarla kurduğumuz ilişkilerle anlam kazanıyor. Peki ya ilişkilerde kendimizi hep aynı döngü içinde buluyorsak?
"Yine ben verdim. Yine ben yalnız kaldım…"
Bu cümle size de tanıdık geliyorsa, yalnız değilsiniz.
Danışanım, evliliğinin ilk yılında bu cümleyi kurarken gözyaşlarını tutamamıştı. Eşiyle güzel bir ilişkisi vardı, en azından dışarıdan öyle görünüyordu. Ama içinde derin bir yalnızlık hissediyordu.
"Ben de bu ilişkide var olmak istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum," demişti.
O, ilişkisi için her şeyi yapıyordu. Her yemeği özenle hazırlıyor, eşini mutlu etmek için çabalıyordu. Hatta daha eşi bir şey istemeden, onun ihtiyaçlarını önceden fark edip karşılıyordu.
Ama tüm bu çabanın tek bir amacı vardı:
Görülmek, fark edilmek, değerli hissetmek.
Zamanla bu "vericilik" onu yormaya başladı.
Eşi işten gelip onunla ilgilenmediğinde, enerjisi çekiliyordu sanki.
Daha önce de benzer duygular yaşamıştı. Ailesiyle, arkadaşlarıyla…
Hep veren o olmuştu.
Ve hep hayal kırıklığına uğrayan da.
Bir kişinin kendilik algısı, çocuklukta şekillenir.
Çocuk, anne ve babasının gözünden kendine bakar.
Bir çocuğun annesi ona "önemsiz" ya da "değersiz" biri gibi davranıyorsa, çocuk da kendini öyle hisseder.
"Annem hep negatifti. Beni hiç sevmedi. Sevilmek için her şeyi yaptım ama karşılık alamadım."
"Babam ise çok otoriterdi. Hep uzak durdum."
Danışanımın anlattıkları, çocukluğunda döşenen "raylar" gibiydi.
Hayatındaki her ilişki, o rayların üzerinde gidiyordu.
Trene ne yüklerseniz yükleyin, ray değişmedikçe varış noktası da değişmiyordu.
Eğer çocukken değerli hissedemediyseniz, yetişkinlikte de bu eksikliği kapatmak için daha fazla vermeye çalışırsınız.
Sevilmek, önemsenmek, fark edilmek için kendinizden verirsiniz.
Hatta hak ettiğiniz şeyleri talep etmek bile size zor gelir.
Çünkü içinizde hep o eski korku vardır:
"Ya sevilmezsem?"
"Ya reddedilirsem?"
Hayatınızda hep aynı döngüleri yaşamak zorunda değilsiniz.
Değerlilik duygusu sizin içinizde.
Ama henüz dışarı çıkmamış bir cevher gibi, keşfedilmeyi bekliyor.
Ve eğer nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız…
Yalnız değilsiniz.
Kaynak:
Bu yazı, Klinik Psikolog Semra Tanas tarafından kaleme alınmıştır ve ilk olarak TavsiyeEdiyorum.com platformunda yayınlanmıştır.
Makaleden kısa alıntılar yapılabilir; ancak tamamı, yazarın izni olmadan başka mecralarda yayınlanamaz.
Klinik Psikolog & Psikoterapist
Klinik Psikolog Semra TANAS olarak, bireylerin yaşam kalitesini artırmak ve karşılaştıkları psikolojik zorluklarla daha etkili şekilde başa çıkabilmelerine yardımcı olmak için çalışıyorum. Bu blog yazıları aracılığıyla psikoloji biliminin temel prensiplerini, terapi süreçlerini ve güncel psikolojik yaklaşımları herkes için anlaşılır ve erişilebilir hale getirmeyi amaçlıyorum.